29 Nisan 2008 Salı

"BİZ ERKEK DEĞİLİZ" ANKARA GİRİŞİMİ BİLDİRİSİ

BİZ ERKEK DEĞİLİZ

Bu ülkede, bu dünyada kadın olmak çok zor. Başımızı çevirdiğimiz her noktada, binlerce yıldır kanıksanageldiği üzere horlanması, yerini bilmesi, haddini aşarsa susturulması, aşık atacaksa erkek gibi olması, cinsel tacize uğraması, itaat etmedi diye dövülmesi, namusu kirlendi diye öldürülmesi neredeyse kural haline gelmiş kadınları görmek çok kolay.

Bu dünyada kadın olmak çok zor. Yeryüzünde yapılan işlerin üçte ikisi kadın emeğinin eseriyken, kadınlar toplam gelirin yalnızca yüzde onunu elde edebiliyor, mülkiyetinse ancak yüzde birine sahip olabiliyorlar.

Peki böyle bir ülkede ve böyle bir dünyada erkek olmak kolay mı? Başınızı çevirdiğiniz her yerde, yeterince erkek kabul edilebilmek için zorbalığı, şiddeti, militarizmi, tahakküm etmeyi, yüksek sesle höykürmeyi, küfretmeyi, korkutmayı, sindirmeyi, acımasız olmayı, öldürmeyi, kahramanlığı, götünü kollamayı, penisini yüceltmeyi, uçanı kaçanı becermeyi içine sindirmeye mecbur olan erkekleri görmek çok çok kolay; hatta kaçınılmaz.

Biz, erkek olmanın bu dayanılmaz hoyratlığına artık tahammül edemiyoruz ve bize dayatıldığı gibi erkekler olmayı reddediyoruz.

Pippa, kendi doğruları uğruna kendini bu erkek hoyratlığının içine salıvererek hayatına mal olan bir risk almıştı. Bizler bu erkekliğin bir parçası olarak kalırsak, şüphesiz aynı suça ortak olmuş olacağımızı biliyoruz, hissediyoruz. Biz de korunaklı erkeklik zırhımızdan sıyrılıyoruz ve geçmişimizdeki binlerce, onbinlerce eziyet, tahakküm, işkence, tecavüz ve cinayet suç ortaklığı için de özür diliyerek, ele güne karşı ilan ediyoruz ki:

BİZ ERKEK DEĞİLİZ !

Bize yüklenmiş ve zaman zaman gereklerini yerine getirdiğimiz toplumsal cinsiyet rollerini oynamak istemiyoruz.

Tecavüz etmek erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Namus-töre bekçiliği yapmak erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ'

Öldürmek erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Homofobik olmak erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!


 

"BİZ ERKEK DEĞİLİZ" ANKARA GİRİŞİMİ

Biz Erkek Değiliz eylemi üzerine yorumlar

http://www.feminisite.net/news.php?act=details&nid=510

Pippa Bacca’nın Ardından Gelen Tepkiler ve “Biz Erkek Değiliz” Girişimi Üzerine


Şebnem Keniş / 20 Nisan 2008


Kadın sanatçı Pippa Bacca’nın barış çağrısını duyurmayı hedeflediği performansı sırasında tecavüze uğraması ve öldürülmesinin ardından pek çok kınama metni okuduk, çeşitli protestolar oldu. Bu protestoların birçoğunda iki temel söylem oldukça yaygındı. Birincisi, tecavüzcünün suçlanması, kınanması. İkincisi, Pippa’yı koruyamadığımızdan dolayı hissedilen utanç, sorumluluk, özür dileme hali.
Bu iki temel eğilim, her biri kendi içinde yanlış olmamakla beraber, Pippa Bacca’nın yaşadıklarının erkek egemen şiddet, kadınlık/erkeklik rolleri, kadın bedeninin zevk nesnesi haline getirilmesi ve erkek cinselliği bağlamında analizinden yoksun oldukları için bambaşka yerlere gittiler. Örneğin birinci eğilim bu analizden yoksun olduğu için tecavüzün patolojik boyutuna hapsoldu çoğunlukla. Tecavüzcü sapık, vahşi bir yaratık olarak münferit bir sorunmuş gibi gösterilebildi. Bu eğilimin devamı olarak “Bu olayın dünyanın herhangi başka bir yerinde de yaşanabileceği, bir caninin hatasının tüm Türkiye’ye maledilemeyeceği” gibi yorumlar yapıldı, Pippa’nın annesi de benzer bir açıklama yapınca “Ohh, top bizden çıktı!” rahatlaması yaşandı. Evet, kadına yönelik şiddet Türkiye’ye özgü değil; ancak bu gerçek Türkiye’de tecavüzün, cinsel tacizin, ensestin neden bu kadar yaygın olduğunu, tecavüz ve cinsel tacizle ilgili yasal düzenlemelerin ve özellikle uygulamaların suçu caydırmaktan neden bu kadar uzak olduğunu sorgulamaktan alıkoymamalı bizleri.
Anaakım medyada oldukça yer bulan ikinci eğilim ise Pippa’yı koruyamadığımızdan dolayı hissedilen utanç, sorumluluk, özür dileme haliydi. Bu eğilim erkek egemen şiddete, kadın bedeninin cinsel obje haline getirilmesine ve güçle özdeşlenen erkekliğe bir karşı çıkış içermedikçe Türkiye’nin itibarının zedelenmesinden ve hatta bu olayın turizmi kötü etkilediğinden[1] (Evet şaka değil bu gerçek! Denizli Valisi bu açıklamayı yapmış!) duyulan kaygıyla sınırlı kaldı; “neyse ki İtalyan medyasının Türkiye’yle ilgili olumsuz yorum yapmamasıyla” içleri ferahlattı[2]. Türkiye’de bir kadına tecavüz haberini okumadığımız tek bir gün geçmediğini kanıksamışken “elin kızı birkaç gün kalıp gidecekti, koruyamadık” psikolojisiyle bundan sorumluluk ve utanç duymak oldukça ikiyüzlü bir tavır değil mi? Kaldı ki, bu mevzu kurbanları “koruyamamak” sorunundan çok tecavüzcüleri neden “durdurmadığımız” sorusuyla ilgili. Kadınları korunmaya muhtaç varlıklar olarak görmeyi sürdürdüğümüz sürece tecavüzcüyü ve tecavüz etme hakkını-gücünü ona hissettiren erkek egemen iktidar ilişkilerini masumlaştırmış oluyoruz Ve bu mantıkla(!) dönüp dolaşıp varacağımız sonuç “Yahu, gelinlikle otostop çekmeye kalkarsa onu kimse koruyamazdı ki!” oluyor.
Şükür ki Pippa Bacca’nın ardından okuduğumuz tepkiler yukarıda bahsettiğim iki yaygın eğilimden ibaret değildi. Bu yazıda üzerinde durmak istediğim “Biz Erkek Değiliz” eylemi yukarıdaki iki eğilime güçlü bir alternatif sundu. “Biz Erkek Değiliz” sloganıyla biraraya gelen girişim once bir bildiri yayınladı, sonra 19 Nisan’da Taksim’de eylem yaptılar. “Biz Erkek Değiliz” Girişimi yukarıda eksikliğinden bahsettiğim toplumsal cinsiyet perspektifini temel alıyor. Erkek egemen şiddeti, “erkeklik”i sorgulayan ve “tecavüz etmek, namus-töre bekçiliği yapmak, öldürmek, homofobik olmak, hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse” erkekliği reddeden bir söylem benimsiyorlar. Bu girişimin en önemli tarafı bu erkeklerin bir erkeğin Pippa’ya tecavüz etmesi ve onu öldürmesi ile kendileri ve erkeklikleri arasındaki bağı sonunda keşfetmiş olmaları, bunu eleştirmeye başlamış olmaları. Türkiye’deki feminist hareketin uzun geçmişi düşünülürse erkeklerin kendilerini eleştirmeye başlamaları ve erkek egemen sistemin onlara verdiği güçten feragat etmeye hazır olduklarını söylemeleri biraz geç kalmış bir adım değil mi diye sorulabilir belki. Ancak benim gibi “neden bu gösteri sadece kadınlara açık, siz de ayrımcılık yapıyorsunuz!”, “niye 8 Mart yürüyüşüne erkekleri almıyorsunuz?”, “ben de sizin okumalarınıza katılmak istiyorum” diyen erkeklerden çok sıkılmış bir feminist için erkeklerin kendilerini eleştirmek ve erkekliklerini sorgulamakla başladıklarını oluşumlar örgütlenmeleri “sonunda anlayan birileri çıktı!” dedirten bir durum.
Modernleşmeyle kadınlar kamusal alanda yer bulmaya başlasalar da kamusal alan(lar) erkekler tarafından domine edilmeye devam ediyor. Erkekliğin güçle özdeşleştiği, kadınların şiddet ve ayrımcılıkla mücadele ettiği böyle bir dünyada, sadece kadınlara açık olarak örgütlenebilmiş tektük alanlar kadınlara farklılaşan/ortaklaşan kadınlık deneyimlerini paylaşma, sorunlarını tartışma, dayanışarak ve feminist üretimle kendilerini ve mücadelelerini güçlendirme olanağı yaratıyor. Feministlerden çok şey öğrenmiş; cinsiyet eşitliği anlamında önemli mesafe katetmiş pek çok karma muhalif-alternatif örgütlenmelerde bile gizil ve hatta apaçık cinsel tacizlerin yaşanması ve cinsiyetçi-ayrımcı davranışlara çok sık karşılaşılması sadece kadınlara açık alanların ve feminist hareketin kadınlar için önemini kanıtlıyor. Hal böyleyken, erkek egemen sistemin sunduğu iktidarı hala kendinde taşıdığının farkında olmayan bazı erkekler kadına yönelik şiddete karşı çıkmak istedikleri, feminist üretime dahil olmak istediklerini söyleyerek sadece kadınlara açık bu alanlara girip bunları karma alanlara dönüştürmeyi öneriyorlar. Kadına yönelik şiddetin ve tecavüzün uzun tarihi ve son olarak Pippa Bacca olayı gösterdi ki erkekliği sorgulamadan kadına yönelik şiddete karşı çıkmak pek birşey ifade etmiyor. Cinsiyetlerarası eşitsizliğin olmadığı bir dünya düşlüyorsak ilk adım erkek egemen sistemin dayattığı kadınlık ve erkekliği sorgulamak, eleştirmek ve bunlara karşı çıkmak. Bu karşı çıkış sisteme alternatif kadınlıklar ve erkeklikler önermeyi de gerektiriyor. Feminist hareket yıllardır bunun mücadelesini veriyor. Ama erkek egemen iktidarın sahibi ve şiddetin öznesi olan erkekler herşeyi feministlerin onlara öğretmesini bekledikçe; kendilerini, erkekliklerini sorgulamadıkça ve alternatif erkeklikler yaratmadıkça cinsiyetler arası eşitsizlik, şiddet ve tecavüzler bitmeyecek. “Biz Erkek Değiliz” Girişimi tam da bu yönde ilerici bir adım attı. Devam etmesi dileğiyle…


[1] 14 Nisan 2008, http://www.haberler.com/denizli-valisi-canpolat-pippa-bacca-nin-haberi/
[2]Radikal Gazetesi, 14 Nisan 2008, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=252930

videolar - fotoğraflar - haberler

Videolar

Kanal D'de 21 Nisan Pazartesi yayınlanan eylem haberinin görüntüsü:
http://www.kanald.com.tr/haber/haberdetay.aspx?haberId=4939&catId=34

Kanal T öğlen haberlerinde 21 Nisan Pazartesi saat 13:00 de yayınlanan canlı röportaj:
http://youtube.com/watch?v=5s-xcGEqG9M

Eylem esnasında bir eylemci tarafından çekilen video görüntüsü:
http://youtube.com/watch?v=tjQa4N8CZ1Q


Fotoğraflar

Eylem esnasında katılımcılarımızın çektiği fotoğraflar:
http://picasaweb.google.com.tr/ashhphoto/BZERKEKDELZ

http://picasaweb.google.com.tr/feyzalal/ErkekDegilizEylemi19Nisan



Gazetelerde ve internet sitelerinde çıkan haberler

19/04/2008 Bianet:
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/106428/oldurmek-erkeklikse-biz-erkek-degiliz?from=rss

19/04/2008 Kızılbayrak:
http://www.kizilbayrak.net/rss/arsiv/2008/04/19/artikel/169/bacca-protestol.html

20/04/2008 Birgün Gazetesi:
http://www.birgun.net/bolum-56-haber-62767.html

20/04/2008 Atılım:
http://www.atilim.org/haberler/2008/04/20/Biz_erkek_degiliz_dediler__yuruduler.html

20/04/2008 Sendika.org:
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=16516

20/04/2008 Sabah gazetesi:
http://www.sabah.com.tr/2008/04/20/haber,C0AACCF9239643C8A668D5A3DABA06C8.html

20/04/2008 Hürriyet gazetesi:
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=8743699

20/04/2008 NTVMSNBC:
http://www.ntvmsnbc.com/news/443468.asp

21/04/2008 Yeni Özgür Politika:
http://www.yeniozgurpolitika.org/%20%20index.html?bolum=haber&hid=30609

22/04/2008 İndimedia İstanbul:
http://istanbul.indymedia.org/news/2008/04/236929.php

Kazete Özgür Kadının Sesi:
http://www.kazete.com.tr/?bolum=haberler&sayfa=pippa7

Deniz Yavaşoğulları röportaj - Cumhuriyet Dergi (28/04/2008)

28 Nisan 2008 Pazar

Biz erkek değiliz!


Erkeklik namus, töre bekçisi olmakla bağdaştırılıyor. Hayatı, kadınlara dar etmek, öldürmek de erkekliğe atfediliyor. Pippa Bacca'nın başına gelenleri protesto eden "Biz Erkek Değiliz Girişimi" ise işte asıl buna karşı çıkıyor. Üstelik onlara göre toplumsal erkeklik olgusu erkekleri de baskı altında bırakıyor.

Deniz Yavaşoğulları

Geçen hafta, siyah duvaklı bir grup erkek İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın, Gebze'de tecavüz edildikten sonra öldürülmesini protesto etti . Galatasaray Lisesi önünde toplanan yaklaşık 50 kişi lik grup, Taksim Meydanı'na doğru , "Namus, töre bekçiliği yapmak erkeklikse biz erkek değiliz", "Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz", Homofobik olmak erkeklikse biz erkek değiliz" ve "Hayatı , sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse biz erkek değiliz" diye slogan lar at arak yürüdü. Protestocuların bir de ortak adları vardı: "Biz Erkek Değiliz Girişimi ". Hal böyle olunca biz de onları merak ettik ve Yavuz Atan ile Kürşad Kızıltuğ'dan dertlerini anlatmalarını istedik...

- "Biz Erkek Değiliz Girişimi" nasıl ortaya çıktı?

Yavuz Atan: Girişimin ismi konulalı daha bir hafta oldu aslında. Pippa Bacca'nın ölümünü öğrendiğimde, katili yakalanmıştı, yani ben olayı çeşitli nedenlerden ötürü biraz geç öğrendim. Haberi okuduğumda sabah olmak üzereydi, çok etkilendim, moralim bozuldu, uyuyamadım. Uyumadan dışarı çıktım, ardından da Pippa'nın yaşadıklarını, Türkiye'de olan biten bu tarz olayları, kendi erkeklik hallerimizi düşünerek sinir krizi geçirdim. Sonra arkadaşlarımı aradım, konuştum ve artık erkeklerin de bir şeyler yapmaları, dışa dönük bir tepki göstermeleri gerektiğini söyledim. Bu tür saldırı durumlarında, "nasıl olsa feminist arkadaşlar tepki gösteriyor" diye suskun kalıyoruz, bunu değiştirmemiz lazım diyerek harekete geçtik. Sonra hep birlikte fikirlerimizi mail gruplarına duyurduk ve çok çabuk örgütlendik.

Kürşad Kızıltuğ: Pippa Bacca'nın başına gelenler toplumu çalkalandırdı. Bunda Pippa'nın insanlar arasındaki önyargıyı kırmak ve barış kültürüne dair bir yeşil ışık yakmak için yola çıkmış ve bu yola güvenmekle başlamış bir insan olması da etkili oldu. Bizim tepki koymak için acele etmemizin en büyük nedeni ise medyanın, bu olaya milli bir meseleymiş gibi, ikiyüzlüce yaklaşıp, olayı sadece cinsel açıdan gözü dönmüş sapık ruhlu bir adamın eylemi olarak göstermesiydi. Oysaki bu böyle değil, bu yerleşmiş toplumsal cinsiyetin bir tezahürü ve bunun böyle algılanması gerekir. Biz de işte tam bunu söylemek istedik.

Bu protesto girişiminizi mail gruplarına duyurduğunuzda ne tür tepkiler aldınız, olumsuz tepkilerin gerekçeleri nelerdi?

Y. Altan: Olumsuz tepkiler de aldık tabii, ki daha bizim ne yapacağımız belli değildi. O sırada sadece bunu kınamamız gerektiğine dair bir fikir oluşmuştu, nasıl yapacağımızı bilmiyorduk. Bazı erkeklerden, "erkek olarak utancımızı belirtmemize ne gerek var, ne de olsa biz o erkeklerden değiliz" gibi tepkiler aldık. Veya "erkeklerin bu konuda yapacakları en iyi eylem susup sözü kadınlara bırakmaktır" diyenler oldu. Ancak biz bu eylemi zaten suskunluğumuzu bozmak adına yapmak istiyorduk. "Biz erkek değiliz" sloganı ortaya çıkınca tartışmalar duruldu, bu slogan özellikle feminist çevreleri şaşırttı ve onların hoşlarına gitti. Bir feministten "demek o tarihi an geldi" diye de bir mail aldık hatta!

K. Kızıltuğ: : Kadın hareketinden arkadaşların söylediğine göre bu, erkeklerin yaptığı ilk bu tip eylemmiş.

- Siz neden erkek değilsiniz, duyarlılık farkınız nereden kaynaklanıyor, erkekliğin eleştirdiğiniz yanları neler?

Y. Atan: Toplumsal erkeklik diye tanımlanan şey aslında sadece kadını ezen bir olgu değil. Bu olgu bize de birçok şey yüklüyor. Hayatımız boyunca bu olgunun yüklediği rollerle boğuşmak zorunda kalıyoruz. Biz de, bize biçilmiş o rolün biraz dışına çıktığımızda ailemiz veya çevremiz tarafından hemen uyarılıyoruz, "Şunu yapma", "bunu yap", "namus", "iffet" falan filan derken, aslında biz de sürekli baskı altında kalıyoruz. Üstelik toplumsal erkeklik olgusu, bizi kadını da ezmeye zorluyor. Kendi küçük, kapalı hayatımızda belki bu kalıplara yer vermiyoruz, ama bu baskının sadece bizim kendi hayatımızı değiştirmekle değişecek bir şey olmadığını da biliyoruz. Bizi harekete geçiren bir yandan da bu oldu.

K. Kızıltuğ: Toplumsal erkeklik, erkeği de ezen, kişileri belli bir kalıp içine sığdırmaya yönelik bir olgu, biz buna da karşı çıkıyoruz. Diğer yandan bu eyleme destek veren tüm insanların asgari bir ortak paydası vardı tabii. Bu da ırkçılığa, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe, militarizme özgürlük açısından bakarak karşı çıkmaları...

- Peki neden, sembol olarak duvak kullandınız, neden bir kadın sembolünden yola çıktınız?

Y. Altan: Duvak aslında bir kadın sembolü değil, kadına yüklenmiş bir sembol. Kadının iffetini temsil ediyor ve aslında bu anlamı ona yükleyen erkek dünyası. İlk önce bir arkadaş kara gelinlikle yürüme fikrini öne attı, fakat bu teknik açıdan zor olacağı için vazgeçtik ve aklımıza kara duvak geldi. Bunun belki bir nedeni de Pippa'nın gelinlikle yola çıkması.

K. Kızıltuğ: Gerçi Pippa'nın gelinliği barışla ilişkilendirmesi de tartışmalı bir konuydu.

- Eylem nasıl geçti?

K. Kızıltuğ: Eylem sırasında insanların tepkileri güzeldi. En çok destek kadınlardan geldi, alkışladılar, eşlik ettiler, bildirileri dağıtmamıza gerek kalmadan, gelip onlar bizden aldılar. Erkeklerden de destek geldi, ama tabii arada eşcinselliği ima eden laflara da maruz kaldık.

Y. Atan: 50 erkek yürüdü, aralarından 12 kişi duvaklıydı, geri kalanlar ise destek için gelen feminist gruplardı. Feminist gruplarla da aramızda çok güzel, esprili bir dayanışma oldu. Bize, "sizi bu sefer biz koruyacağız, sataşma olursa biz hallederiz, siz karışmayın", dediler, bildirileri dağıttılar. Aralarında ağlayan, "ölmeden bunu da gördüm ya!" diyen kadınlar vardı. Biz de durumun verdiği heyecanla slogan atmayacaktık, slogan attık, üstelik sloganları çok erkeksi bir şekilde atmışız! Protestonun sonunda duvakları yaktık, yani bizim de içimizde büyük bir öfke birikmiş, böylelikle onu da fark etmiş ve dışa vurmuş olduk.

Ayşegül Oğuz röportaj - Radikal Cumartesi (26/04/2008)



Böyle erkeklik olmaz olsun

Pippa Bacca'nın öldürülüşünü protesto edenler arasında siyah duvaklar takarak, bu ülkede 'Biz erkek değiliz' diyebilen bir grup erkek de vardı. Platformun sözcüsü Yavuz Atan, toplu öfkelerini dile getirdi
26/04/2008


AYŞEGÜL OĞUZ

Geçen cumartesi günü İstiklal Caddesi'nde Galatasaray Lisesi önünde toplanan kalabalıktan, hiç alışık olmadığımız, hatta hiç duymadığımız bir slogan yükseldi: 'Biz erkek değiliz!' Kara duvaklı bu erkekler, Pippa Bacca'nın öldürülüşünü lanetlemek için sokaktaydı. Kadınların da katılımcı olarak desteklediği bu sıra dışı eylemin sahipleri, "Bu, erkek ikiyüzlülüğünü ortaya çıkaran bir olay olarak uyardı bizi. Bildiride de belirttiğimiz gibi, ikiyüzlülük derken kendimizi dışında tutmuyoruz. Sessiz kalmamız, diğerleri kadar olmasa da bizim de ikiyüzlü olduğumuzu, yüzleşmemiz gerektiğini düşündürttü" diyerek çuvaldızı kendilerine de batırıyordu. 'Biz Erkek Değiliz Platformu' olarak da anılmaya başlayan grubun sözcüsü Yavuz Atan'la buluştuk, bu 'erkek' eylemin aslını astarını konuştuk.

Pippa Bacca'nın öldürüldüğünü duyduğunuz an ne hissettiniz?

Öldürüldüğü günün akşamında bir vicdani retçi arkadaşımız için dayanışma partisi yapıyorduk. O gün gazete okumamıştım, sabaha karşı Bacca'nın ölüm haberiyle karşılaştım; o gece hiç uyumadım. Sabah olur olmaz da birkaç arkadaşımı aramaya başladım. Önce kadın arkadaşlarımı arayıp tepkimi ifade ettim. Pippa'yla ilgili kadın grupları zaten birçok eylem yapar, sahiplenir ama biz neden tepki göstermiyoruz diye düşünmeye başladım. Tanıdığım insanları aradım. Bir-iki gün kendi aramızda konuştuk, daha şekillenmemişti, ama kendi çevremizde duyurduğumuz için orada tartışmalar başladı. Kimi erkek arkadaşlar 'Utancımızı mı ifade edeceğiz? Biz zaten kendimizi böyle tanımlamıyoruz, niye utancımızı ifade edelim!' derken, kimi kadın arkadaşlar da iten cümleler kurdu, 'Bu mevzuda erkeklerin yapabileceği tek eylem var: Susup sözü kadınlara bırakmak' gibi. Şöyle düşündük yine de; 'Sakin olalım, biz kendimizi ifade edince bu tepkiler bitecektir, derdimizi anlatınca iyi bir şey yaptığımızı görecekler. Hatta kadınlar bizi sokakta görünce algıları, bakışları değişecektir.' Eylemin adını 'Biz erkek değiliz' koyunca da ortalık biraz sakinleşti.

Duvak takıp eylem yapma fikri nasıl oluştu?

Önce kara gelinlik giyelim diye bir fikir çıktı, bunun teknik olarak zor ve geciktirici bir eylem olacağını düşündük. Sonuçta duvakta karar kıldık. Bazı feminist arkadaşlarımızdan hâlâ tepki geliyor, duvak sembolünün bu tepkiye uygun olmadığı düşünüyorlar. Bizse uygun gördük, daha doğrusu ona alternatif olacak başka fikir gelmedi aklımıza. Bazı arkadaşlarımıza ise sivri geldi. Aramızda şunu konuştuk: 'Kadınlar zaten saldırıya uğruyor, bu sembolü taşıdığımız bize de olacaksa olsun'. Duvak, bir sembol diye de taksanız, düşünme biçiminizi etkiliyor.

Duvak takma konusunda tereddüt edenler erkekler oldu mu?

İlk toplantılarda kimler ister diye soruyordum. Çünkü kumaş alınacak, hazırlık yapılacak, sayıya ihtiyaç var. Bir-iki kişi dışında 'Ben takarım' diyen olmadı. 50-60 civarında erkek katıldı. Toplamda 300 kadar kişi vardı. Ama çok uzun süredir İstiklal Caddesi'ndeki vatandaşın da çok yoğun bir şekilde alkışladığı bir eylem görmemiştim. Sonuçta 12-13 duvak hazırladık, daha çoğunu yetiştiremeyince sembolik olarak bir grup erkek takmış olur diye düşündük. Duvakları kadın arkadaşlar hazırladı, çünkü bizim duvağa dair teknik bilgimiz yok! Birçoğumuza yine kadınlar bağladı. Kadınların desteği erkeklerin algısını değiştirdi, rahatlattı.

Size 'Biz erkek değiliz' cümlesini söyletecek kadar canınıza tak eden neydi? Utanç duygusuyla tarif edilebilir mi bu?

Orada yoğun bir utanç yaşadığımı söyleyemem, çünkü bunu yıllardır yaşıyoruz. Burada tartıştığımız toplumsal erkeklik rolü; biyolojik erkekliği tartışmıyoruz. Toplumsal erkeklik rolü, kadını ezdiği kadar bizi de eziyor. Son trajik olayda olduğu gibi, tecavüz bu ülkede çoğu insan tarafından cinsel bir eylem olarak algılanıyor.

Pippa Bacca'nın tecavüze uğramış diğer kurbanlardan farkı ne peki? Erkekler neden bu sözü şimdi söyleme gereği duydular?

Benim açımdan çok küçük bir fark var. Daha öncesinde de 'Niye biz bir şey yapmıyoruz' diye düşünüyordum. Pippa Bacca olayının bu kadar gündeme gelmesi belki bizi de etkiledi. Ama dürtükleyen başka şeyler de vardı. Bir amaç için yola çıkmış bir kadından bahsediyoruz, bu da önemliydi. Türkiye'de öldürülen kadınlar bir amaç için yola çıkmadıkları için, bu değersizdir anlamında söylemiyorum. Bizimki aslında, kendi sessizliğimize de yeter demek! Bunu başka bir olayda da yaşayabilirdik, bir yabancı olması özellikle etkilemedi. Bildiride de ifade ettik, yaklaşık bir ay önce 'Biz Avrupa'nın ahlaksızlığını almadık' diyen bir Başbakan var burada. Yabancı kadına bakış belli. Orada ifade ettiği erkek falan değil, iffete gönderme yapıyor.

'Biz erkek değiliz'den hoşlanmayan, tepki gösteren arkadaşlarınız oldu mu?

Bu cümlede de 'erkek' var diyenler oldu. Eleştirilere burun kıvırmıyoruz, çünkü refleks hareketlerde eksik gedik, heyecanla yapıldıkları için yeterince ifade edememe ya da yanlış ifade durumları olabilir. Eylemi gerçekleştirirken slogan atma biçimimiz çok erkekçeydi. Ama bunda şunun da etkisi var: Hem heyecanlı, hem de öfkeliydik. Bize biçilen role ve bizim cinsimizden birilerinin yaptıklarına tepki gösteriyorduk, çok da kontrollü değildik. Bu kadar heyecanlandığım bir-iki eylem hatırlarım. Kadınlara yakıştırılan, kadın iffetine gönderme yapan bir sembolle, bunu ters yüz ederek karşı çıkıyoruz.

Bundan sonra ne yapacaksınız?

Bir örgütlenme üzerinde tartışıp anlaşmadık. Zamana yayılacak bir dönüşüm faaliyeti bu. Şekli ne olur, nasıl olur bilmiyoruz şu anda. Ama erkekler olarak konuşacağız. Kadın grup ve örgütlerinden öğreneceğimiz çok şey var. İlla ki bize bir şeyler anlatmak isteyeceklerdir. Biz, bize biçilen rolleri reddediyoruz çünkü.


Ahmet Şık röportaj - Medyakronik (23/04/08)

http://www.medyakronik.com/haber/535/

“Erkeklik buysa biz erkek değiliz…”

İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın, öldürülmesiyle ortaya çıkan tepkilerden birisi vardı ki diğerlerinden daha bir anlamlıydı.



23/04/08

Ahmet Şık
ahmets@medyakronik.com


“Barış mesajı getirmek ve dünyanın güvenli olduğu” mesajını vermek için ülkesinden gelinliğiyle yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın, Gebze’de tecavüz edilerek öldürüldüğünün ortaya çıkmasından sonra birçok kişi ve kurum tarafından protesto gösterileri yapıldı, kınama mesajları yayımlandı. Türkiyelilerin ne kadar iyi insanlar olduğu anlatılmaya çalışıldı tüm dünyaya. Hatta öyle ileri gidildi ki, hemen her gün “tecavüz” konulu haberlerin basın organlarında epey yer tutması bile göz ardı edilip, bu vahşi olayın “münferit” olduğu söylendi.

Bu kadar yorumun ya da protesto gösterisinin arasında en dikkat çekici olanı, 19 Nisan günü Galatasaray’da biraraya gelen bir grup erkeğin eylemiydi. Pippa’nın vermek istediği barış mesajının ironik bir biçimde yarım kalmasını simgeleyen siyah duvak takan erkekler, “Öldürmek, tecavüz etmek erkeklikse biz erkek değiliz” diye bağırıyorlardı. Yaptıkları basın açıklamasında kadına yönelik şiddeti kınayan erkekler Taksim Meydanı’na kadar da yürüyüş yaparak, “Tecavüz etmek, namus töre bekçiliği, öldürmek, homofobik olmak, hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse biz erkek değiliz” sloganı attılar.

Bildirilerine “Kara duvaklı erkekler. Biz erkek değiliz girişimi” diye imza atan grupta yer alan Kürşad Kızılıtuğ, tecavüz, cinsel taciz ve şiddetin Türkiye’deki en yaygın suçlardan olduğunu belirterek, erkek egemen kültürün bir yansıması olarak sürekli pohpohlanan her türlü dinsel, cinsel, ahlaki ve milliyetçi değer sistemine karşı olduklarını söylüyor. Kızıltuğ, eylemin nasıl doğduğunu ve neler yapılmak istendiğini Medyakronik’e anlattı…

Bu eylem fikri nasıl doğdu?

Pippa Bacca’nın korkunç sonunun ortaya çıkmasından sonra küçük bir arkadaş grubumuzda bu konuyu tartışmaya başladık. Elbette ki hepimiz eleştiriyor ve bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyorduk. Biz erkekliği, seksizmi sorguluyorduk ama bunu politik gündem haline getirelim diye bir tasarı yoktu. Bu eylem yaşanan bir olaya karşı artık bardağı taşıran son damla idi. Bunun tepkisiyle ortaya çıktı. Sonra bu konuyu üyesi bulunduğumuz haberleşme gruplarında da tartışmaya açtık ve en sonunda bir eylem yapmamız gerektiğinde birleştik. Yani tamamen arkadaş sohbetiyle başlayan bir süreçle gelindi bu noktaya. 10 kişilik bir arkadaş grubunun tartışmasından doğdu yani. E-mail gruplarında örgütlenildi ve asgari bir sayıya ulaşılınca da sokağa çıktık. Erkekler olarak 50 kişi kadardık. Eylemin ana gövdesini bu insanlar oluşturdu. Başından beri eyleme destek veren feminist kadınlar da eylemin içinde değil yanında yer aldı.

Neden siyah duvaklar takıldı?


Pippa Bacca’nın amacına uygun bir simge olarak gördüğü beyaz gelinliğe bir gönderme yapmak istedik. Aslında beyaz gelinlik simgelediği anlam üzerinden bizim tasvip edeceğimiz bir araç değil. Çünkü böylece kadının iffetli, temiz olduğu bekaretin önemi anlatılmaya çalışılır. Erkek egemen kültürün yansıması olan ve karşı çıktığımız bir bakıştır. Zaten Pippa Bacca olayını protesto eden feministler işin bu kısmının doğru olmadığından hareketle bu konu üzerinde durmadılar hiç. Ama bu Bacca’nın seçimidir ve anlatmaya çalıştığı vermek istediği mesaj açısından bir değeri vardı elbet ve bizim eylemimizin de doğrudan bu mesaja bir gönderme yapması gerekiyordu ki zaten üzerinde en çok tartıştığımız konu da bu oldu. Bu yüzden duvaklar takıldı ama rengi yası simgeleyen ve olayın trajikliğini anlatmaya çalışan siyahtı.

Grubunuza “Biz Erkek Değiliz Girişimi” adı nasıl konuldu?

Kadınlara ve topluma bizzat hemcinslerimiz tarafından yöneltilen ve böylesine vahim şekilde sonuçlanan şiddetin en azından kimi erkekler tarafından onaylanmadığını anlatmamız gerekiyordu. Bugüne kadar, hep kadınların anlatmaya çalıştığı erkek kaynaklı bir meseleyi erkeklerin de dile getirerek yola çıkması önemliydi bizim için. Karşısında olduğumuz biyolojik bir cinsiyet tanımı anlamındaki erkeklik değil, erkek egemen kültürün inşa etmiş olduğu toplumsal cinsiyet anlamındaki erkeklik. Böyle olunca toplumsal cinsiyet bir sistem olarak eleştirilen bir olgu ve Bacca’nın tam da bu yüzden öldürülmesi üzerinden Türkiye’de her gün yaşanan taciz, tecavüz, aile için şiddet ve istismarı ve dolayısıyla erkekleri ve erkekliği sorgulamak istedik. Eylemle de karşısında olduğumuzu anlatmaya çalıştığımız buydu. Erkek egemen kültürün bir yansıması olan sürekli olarak pohpohlanan toplumdaki her türlü dinsel, cinsel, ahlaki ve milliyetçi değer sistemine karşıyız. Bu değerler ve pompalanan yaygın erkek bakışı üzerinden militarizm, ırkçılık, faşizm üretiliyor. Bu bakış açısından üretilmiş erkek kimliği ve onun her türlü tezahürüne karsıyız. Öldürmek, dövmek, tecavüz etmek, cinsel şiddet uygulamak erkeklikse biz erkek değiliz. Öte yandan bu protesto biçimi sadece kadına yönelik şiddet üzerinden geliştirilen bir hareket değil. Belli bir toplumsal cinsiyet rejimi içerisinde oluşan tüm cinsiyet temelli baskılara karşı çıkıyoruz. Travestilere, eşcinsellere kısaca cinsiyetçi bakış üzerinde farklılığa, baskıya maruz kalan tüm cinsel kimliklere yönelik şiddet ve aşağılama meselelerinde de benzer bir tutuma sahibiz. Tam da bu yüzden homofobik olmak erkeklikse biz erkek değiliz dedik.

Kimlerden oluşuyor bu erkek değiliz girişimi?

Bu eylemi kotaran erkeklerin tümü tek bir yerden gelen insanlar olmasa da birbirini tanıyan, iletişim kuran, bazı zeminlerde ortak hareket eden bireylerden oluşuyor. Milliyetçilik ve ırkçılığa, seksizme, cinsiyetçi ayrıma, şiddete, militarizme karşı olan anti otoriter ve özgürlükçü olmak gibi ortak paydalarımız var. Biz protesto ettiğimiz sorunu aştık duygusunu yerleştirmeye değil tam da bu noktada toplumsal olarak sorunsallaşmasına ve tartışılıp çözüm bulunmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Dayatılan, gösterilen, yaygın olarak yerleşik hale gelen dışında doğru bir erkeklik peşinde olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz.

Türkiye zaten cinsel şiddet, taciz, tecavüz , “namus ve töre” adına kadınların sıklıkla öldürüldüğü bir ülke, sesinizi çıkarmak için neden Pippa Bacca olayını beklediniz?


Haklısınız. Bu ülkede hemen her gün birilerine tecavüz ediliyor. Küçücük çocuklardan en son Bursa’daki örneğinde gördüğümüz gibi 94 yaşındaki ninelere dek herkesin tehdit altında olduğu bir ülke burası. Geçen yıl bu vakitler 10 aylık bir bebeğe tecavüz edilip, görüntülerinin de internet üzerinden satılmasını tartışıyorduk. Şimdi Pippa Bacca’yi konuşuyoruz. Bu iki zaman arasında onlarca tecavüz, cinsel şiddet, ensest mağduru çocuk olayı; aşık oldu diye öldürülen kadının hikayesini okudu bu ülke… Eğer istatistiksel olarak belirli ülkelerde belirli vakalar görece yüksekse ve yaygınsa milli gurur meselelerini bir kenara bırakıp bu toplumda neler oluyor diye bir bakmak zorundasınız. Biz yine o zaman da bunlara karşı çıkıyorduk ama haklısınız kendi içimizde kalan tartışmalar, arkadaş sohbetlerinden öte bir yere vardıramadık bu tepkiyi. Buna karşı özür niyetine verecek bir cevabımız da yok. Pippa Bacca’nın korkunç ama sıra dışı olmayan ölüm biçimi bu defa sansasyonel bir durum yarattı. Bu sansasyonun nedeni 8 Mart’ta başladığı yürüyüşünü savaşların olduğu ya da güvenliksiz olan bir rotada gerçekleştiren bir kadın sanatçı ve ‘yabancı’ olmasıydı. Trajik bir biçimde dikkat çekmeye çalıştığı önyargıların kurbanı olması da vicdanları sarstı. Önyargıları kırmak ve güven kültürü oluşturmak için simgesel bir projeyle yola çıkan bir kadın sanatçının başına sadece insanlara güvendiği için böyle bir şey gelmesi elbette ki tepkiyi arttırdı. Biz de başlangıç için yola çıkmaya karar verdik. Bir batılı gelip de öldürüldü diye yola çıkmadık yani. Bu olay bizim için harekete geçme zamanı ve bundan sonra yapılacak işler için de bir başlangıç noktası olsun diye karar verdik o kadar.

Yani bundan sonra Biz Erkek Değiliz Girişimi üyeleriyle daha sık mı karşılaşacağız?


Aslında ülkede olan bitenlere bakılırsa bizim sürekli olarak sokaklarda protesto gösterisi yapıyor olmamız gerekiyor. Türkiye’nin hemen her yerinden tecavüz haberlerini okuyoruz, duyuyoruz. Türkiye tam bir “Üçüncü sayfa ülkesi” haline gelmiş durumda ve haliyle biz de her olayı protesto etmek için sokağa çıkamayız. Zaten olur olmaz her olayda sokağa çıkmak eylemi de sulandıran bir tavır olur. Ama bu tür protestolar sadece sokağa çıkmak, siyah duvaklarla yürüyüş yapmakla olmaz tabi. Sesimizi duyurabildiğimiz her ortamda ve her şekilde bunu dile getirmeye devam edeceğiz. Bu sorunların faili evet erkeklerdir ve bu noktada biz erkeklerin en çok eleştirmesi gereken bir durum çıkıyor ortaya. Bu kimi zaman eylemle olacak, kimi zaman bir basın açıklamasıyla, kimi zaman panelle ya da bu tür röportajlarla. Ve her türlü olayda bunun karşısında olan ve ikiyüzlü bir tavır takınmayan bizleri görmeniz mümkün olacak. Zaten girişim sözcüğünü kullanmazın nedeni de bunun arkasının geleceğini düşünüyor olmamız. Başka gündemlerde başka sebeplerle bir araya geleceğiz. Sadece sokağa dönük eylemlerle kısıtlı kalmayacağız. Bu noktada bugüne kadarki feminist hareketin tecrübesinden öğrenmeye çalışacağız. Tek tek belirli bir olay türüne ya da vakaya indirgeyerek hareket etmek değil derdimiz. Sürekliliği olan bir erkeklik tartışmasını başlatmak amacındayız. Bu da bir takım konular hakkında düşünmeyi beraberinde getirecek ve toplumsal tartışmayı başlatacak diye ümit ediyoruz. Dayatılan bir simgeyi ters yüz etmeye çalışıyoruz yani.

İkiyüzlü tavır derken bu olayı kınayan birilerini mi kastediyorsunuz?


Pipa Bacca’nın başına gelenler evet bir ikiyüzlülüğü ortaya çıkardı. Öyle haberler ve demeçler okuduk ki şaşırdık kaldık. Ya da basın organlarının yaptığı haberler korkunçtu. Herkes hep bir ağızdan bu olayın münferit olduğunda birleşti, Avrupa ve Amerikalı kadınlara yönelik taciz ve tecavüz olaylarından örnekler verildi. Sanki her gün namus, töre ya da iffet adına kadınların öldürülmesi ya da intihara zorlanması bu ülkede yaşanmıyor. Sanki taciz, tecavüz sıradan bir olay değil ve hatta AKP’li bir vekilin sonuçlarını açıklamaktan korktuğu ensest araştırması başka bir ülkede yapılmış. Ya da, “Biz Avrupa’nın ahlaksızlığını almadık’ minvalinde nutuklar çeken bir başbakan bu ülkede değilmiş gibi medya ve yetkililer hemen namusumuzu temizleyiverdiler. Bizi dünyaya rezil eden ‘alçak’ hemen derdest edildi. Diplomatik yollarla özürler dilendi. İkiyüzlülük budur. İkiyüzlülük ortadadır ve artık herhangi bir örtüyle kapatılamayacak durumdadır. Yargıdan bu tür olaylarla ilgili çıkan kararlara baktığınızda da görürsünüz bu ikiyüzlülüğü. “Namus ya da töre için öldürdüm” diyenin bir tek sırtının sıvazlanmadığı kalıyor.

BİZ ERKEK DEĞİLİZ! ikinci bildiri (19/04/2008)

BİZ ERKEK DEĞİLİZ

Bu ülkede, bu dünyada kadın olmak çok zor. Başımızı çevirdiğimiz her noktada, binlerce yıldır kanıksana geldiği üzere horlanması, yerini bilmesi, haddini aşarsa susturulması, aşık atacaksa erkek gibi olması, cinsel tacize uğraması, itaat etmedi diye dövülmesi, namusu kirlendi diye öldürülmesi neredeyse kural haline gelmiş kadınları görmek çok kolay.

Peki, böyle bir ülkede ve böyle bir dünyada erkek olmak kolay mı? Başınızı çevirdiğiniz her yerde, yeterince erkek kabul edilebilmek için zorbalığı, şiddeti, militarizmi, tahakküm etmeyi, yüksek sesle höykürmeyi, küfretmeyi, korkutmayı, sindirmeyi, acımasız olmayı, öldürmeyi, kahramanlığı, götünü kollamayı, penisini yüceltmeyi, uçanı kaçanı becermeyi içine sindirmeye mecbur olan erkekleri görmek çok kolay; hatta kaçınılmaz.

Biz, erkek olmanın bu dayanılmaz hoyratlığına artık tahammül edemiyoruz ve bize dayatıldığı gibi erkekler olmayı reddediyoruz.

Pippa, kendi doğruları uğruna kendini bu erkek hoyratlığının içine salıvererek hayatına mal olan bir risk aldı. Bizler bu erkekliğin bir parçası olarak kalırsak, şüphesiz onun ölümüne neden olan aynı suça ortak olmuş olacağımızı biliyoruz, hissediyoruz. Biz de korunaklı erkeklik zırhımızdan sıyrılıyoruz ve geçmişimizdeki binlerce, onbinlerce eziyet, tahakküm, işkence, tecavüz ve cinayet suç ortaklığı için de özür dileyerek, ele güne karşı ilan ediyoruz ki:

BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

BİZ ERKEK DEĞİLİZ! birinci bildiri (19/04/2008)

BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Pippa Bacca’nın korkunç ama çok da sıradışı olmayan ölüm biçimi, yani tecavüz edilerek öldürülmesi, sansasyonel bir durum yarattı bu defa. 8 Mart’ta başladığı yürüyüşünü savaşların olduğu ya da güvenliksiz olarak nitelenen bir rotada gerçekleştiren bir kadın sanatçı ve ‘yabancı’ olmasıydı bu sansasyonun nedeni. Trajik bir biçimde dikkat çekmeye çalıştığı önyargıların kurbanı olması da vicdanları sarstı belki.

Ama ikiyüzlülüğü de ortaya çıkardı bu olay. Sanki bu ülkede hergün namus-töre-iffet adına kadınlar öldürülmüyormuş gibi; ‘biz Avrupa’nın ahlaksızlığını almadık’ minvalinde nutuklar çeken bir başbakan yokmuş gibi, kadınlara yönelik taciz-tecavüz-salsırı ve öldürme olayları nerdeyse sıradan olaylar değilmiş gibi, medya ve yetkililer namusumuzu hemen temizleyiverdiler. ‘Bizi elaleme rezil eden bir alçak hemen derdest edildi.’ Hemen diplomatik yollarla özürler dilendi, manşetler atıldı, haber bültenlerinde alçak tecavüzcü teşhir edildi. Sanki ‘iffetsiz’ Avrupalı kadınlara yönelik taciz ve tecavüzün neredeyse bir milli erkek sporu haline gelişi, sokaklarda kadınların her an tacizle karşılaşabiliyor olması, bir kuytuda ya da herkesin gözleri önünde öldürülüyor olması, intihara zorlanıyor olması başka bir ülkeye ait olgularmış gibi; sanki AKP’li bir kadın milletvekilinin sonuçlarını bile açıklamaya ürktüğü ensest araştırması başka bir ülkede yapılmış gibi.

İkiyüzlülük ortadadır artık, herhangi bir örtüyle kapatılamaz. Zaten birkaç gün önce yine Gebze’de bir polis ev basıp, evde bulunan kadına tecavüz edilmesine ortak olarak, tekzip etmiştir ikiyüzlülüğü gizleme halini.

Bunların farkında olan erkekler olarak artık utancımız ve vicdan azabımızla susup kalmak istemiyoruz.

Üçüncü sayfa ülkesinde yaşamak istemiyoruz.

Bize de yüklenmiş ve zaman zaman gereklerini yerine getirdiğimiz toplumsal cinsiyet rollerini oynamak istemiyoruz. Reddediyoruz bu rolleri.

Tecavüz etmek erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Namus-töre bekçiliği yapmak erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Öldürmek erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Homofobik olmak erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ!

Hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse BİZ ERKEK DEĞİLİZ’