10 Mart 2011 Perşembe

"Kadına şiddet erkeklikse biz erkek değiliz"


Farklıhaber8

"Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi" (BEDİ) üyeleri, kadına yönelik şiddeti dün akşam Taksim Meydanı'nda düzenledikleri bir eylem ile protesto etti.
Kadınlara yönelik şiddeti protesto etmek için biraraya gelen "Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi" üyeleri yaptıkları ortak basın açıklamasında,8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili kadınlara değil "erkeklere" seslenmek istediklerini belirtti. Özellikle son dönemde artan ve basında da sıkça yer almaya başlayan kadın cinayetlerine özellikle erkeklerin dikkatini çekmeyi amaçlayan inisiyatif üyeleri, "erkek olmayanı ezmeyi, sömürmeyi, yok saymayı kendinde hak gören ve adına erkeklik denen bu tahakküm sistemini ayakta tutan birer çivi olmayı reddediyoruz" dedi.

"Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi" olarak bundan böyle her 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nden bir gün sonra 9 Mart'ta bir araya geleceklerini ve kadına yönelik her türlü şiddeti protesto edeceklerini belirten grup üyeleri, " ilan ediyoruz ve diyoruz ki taciz, tecavüz, şiddet, cinayet erkeklikse, biz erkek değiliz!" şeklinde konuştu.

Kadın cinayetlerini işleyen erkeklerin teşhir edilmesi gerektiğini ifade eden grup üyeleri şunları söyledi: "Erkekler gözlerinizi açınız ve ellerinize bakınız. İstisnasız hepimizin ellerinde kan var! Kadınların, çocukların ve diğer erkeklerin kanı… Belki bazılarımız itiraz edecektir, “ben kimseyi öldürmedim” diye. Oysa gündelik hayatlarımızı, bir baba olarak, abi olarak, koca olarak, sevgili olarak, asker olarak, namus bekçisi olarak yaşarken, gerçek bir katliam makinası olarak çalışan ve aralıksız olarak katiller üreten erkekliğe sahip çıktığımız, onu yüceltip, koruyup kolladığımız her an, istisnasız hepimizin elleri kana bulanıyor. Oysa bu bir kader değil. Bizler, erkekler, toplum, aile ve devlet tarafından bize öğretilmiş ve sürekli dayatılmakta olan bu erkekliğe karşı çıkabiliriz; çıkmalıyız; çıkıyoruz".

İnisiyatif üyeleri, gazetelerde yer alan kadına yönelik şiddet haberlerini okuyarak, “Kadına yönelik şiddet erkeklikse biz erkek değiliz”, “Taciz, tecavüz erkeklikse biz erkek değiliz”, şeklinde sloganlar attı. Grup basın açıklamasının ardından dağıldı.

Taciz, tecavüz, şiddet, cinayet erkeklikse biz erkek değiliz

Dün 8 Mart Dünya Kadınlar günüydü. Bugün biz buraya toplanmış bir grup erkek olarak 8 Mart hakkında kadınlara değil, 9 Mart ve geriye kalan 363 gün hakkında bütün erkeklere seslenmek istiyoruz: Özellikle son zamanlarda “kadın cinayetleri” gibi bir kavram gündemi meşgul ediyor. Ancak tüm bu cinayetleri işleyenler erkek ve aslında failin teşhir edilmesi gerekiyor. Erkekler gözlerinizi açınız ve ellerinize bakınız. İstisnasız hepimizin ellerinde kan var! Kadınların, çocukların ve diğer erkeklerin kanı… Belki bazılarımız itiraz edecektir, “ben kimseyi öldürmedim” diye. Oysa gündelik hayatlarımızı, bir baba olarak, abi olarak, koca olarak, sevgili olarak, asker olarak, namus bekçisi olarak yaşarken, gerçek bir katliam makinası olarak çalışan ve aralıksız olarak katiller üreten erkekliğe sahip çıktığımız, onu yüceltip, koruyup kolladığımız her an, istisnasız hepimizin elleri kana bulanıyor. Oysa bu bir kader değil. Bizler, erkekler, toplum, aile ve devlet tarafından bize öğretilmiş ve sürekli dayatılmakta olan bu erkekliğe karşı çıkabiliriz; çıkmalıyız; çıkıyoruz. Bizler, erkek olmayanı ezmeyi, sömürmeyi, yok saymayı kendinde hak gören ve adına erkeklik denen bu tahakküm sistemini ayakta tutan birer çivi olmayı reddediyoruz. Bu nedenle, bundan böyle biz, bir grup erkek olarak, her 9 Mart günü bir araya gelip sürdürülen cinsiyet temelli eşitsizlik koşullarını,

sadece dayakla simgeselleşen şiddeti değil, aynı zamanda taciz, cinsel istismar ve tecavüz gibi kadına yönelik her türlü eril şiddeti protesto etmeye ve erkek cinayetlerini teşhir etmeye karar verdik; ilan ediyoruz ve diyoruz ki taciz, tecavüz, şiddet, cinayet erkeklikse, biz erkek değiliz!

Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi – BEDİ

9 Mart 2011 Çarşamba

BEDİ basın açıklaması duyurusu

Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi olarak, 9 Mart Çarşamba saat 19:00'da Galatasaray meydanında "kadına yönelik şiddet" ile ilgili bir basın açıklaması yapacağız. Toplumsal cinsiyet ayrımı olmaksızın herkesi destek vermeye davet ediyoruz.




BEDİ

1 Şubat 2011 Salı

"Şiddeti Önlemek İçin Önce ‘Erkekliği’ Gözden Geçirmeli"

Bianet - Burçin Belge, 27.01.2011

Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi’nden Ahıska, “Erkeklik de kendi toprakları olan, sınırlarını çizmiş, sınırlarına bekçiler koymuş, kendi değerlerini oluşturmaya çalışan bir çeşit milliyetçiliğe sahip. Bu sınırlardan dışlanmış herkese yönelebilen şiddet ve ayrımcılık ise ‘erkeklik’in kurucu ögelerinden” diyor.

Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi’nden Ufuk Ahıska, “Üzerinde fazlaca düşünmeden bir norm olarak benimsediğimiz, bize yüklediği görevleri nefes nefese yerine getirmeye çalışırken avantajlarını da sonuna kadar kullanmaktan geri durmadığımız ‘erkeklik’ halini bir an önce gözden geçirmeliyiz. Çünkü şiddetin de eşitsizliklerin de kaynağı burada” diyor.

“Erkekler 2010′da 217 Kadın Öldürdü” haberini değerlendiren Ahıska’ya göre şiddet, erkeklik kavramının kurucu öğelerinden. Şiddeti meşru kılansa erkek olarak tanımlanan gruba dahil olma, kabul görme ve ötekini uzaklaştırma kaygısı ve bunun bir an önce sorgulanması gerekiyor.

“Erkek şiddetinin eğitimle, kırlı ya da kentli olmakla ilgisi yok; bir uygarlaşma meselesi hiç değil. Kadına yönelik şiddetin temelinde ‘kadına bakış’ ve onu ‘tanımlama’ sorunu, daha da doğrusu ‘erkek olmayanın tanımlanması’ sorunu yatıyor.”

Erkekliğin sınır ötesi düşmanları
Ahıska, “erkeklik” kavramını “ulus” kavramıyla paralellikler taşıdığı görüşünde.

“Erkeklik de kendi toprakları olan, sınırlarını çizmiş, sınırlarına bekçiler koymuş, kendi değerlerini, ortak kıvanç vs. oluşturmaya çalışan bir çeşit milliyetçiliğe sahip. Bu sınırlar dahilinde yaşayanlara belli haklar ve görevler veriyor. Onlar da kendilerini bazı şeylerle görevli hissedip bazı şeylere hakları olduğunu düşünüyorlar. Kadınlar, eşcinseller, transseksüeller, yaşlılar, çocuklar, sakatlar, korkaklar gibi, erkeklik tanımından dışlanmış herkese de ’sınır ötesi düşman’ gibi yaklaşıyor, şiddet ve ayrımcılık uyguluyorlar.”

Erkekliğe ihanet edersen
Ancak erkek şiddetinin hedefinde yalnızca kadınlar ve “erkeklik tanımından dışlananlar” yok. Ahıska, “Toplumsal cinsiyet kimliği ‘erkek’ kabul edilen ve öyle muamele görenler de müthiş bir baskı altında” diyor.

“Nasıl vatana ihanet kavramı varsa erkekliğe ihanet kavramı da var. Nasıl ki vatandaşlık görevini yerine getirmeyenlere kötü gözle bakılıyorsa, erkekliği o gün için tanımlayan sınırları aşanlar da baskı ve şiddet görüyorlar. Hastane raporlarında şiddete uğrayan kadınlarla erkekler sayısal olarak neredeyse eşit; şiddetin faillerinin ise neredeyse tamamı erkek.”

Şiddetin önlenmesi için eşitlik ve ayrımcılık
Ahıska’ya göre, erkek şiddetinin önlenmesi için iki kilit kavram “eşitlik” ve “ayrımcılık”.

“Eşitlik kavramını gündelik hayatta, ikili ilişkilerde, farklılıkların karşı karşıya geldiği her durumda yeniden tesis etmeye çalışmak gerekiyor. Bu aynı zamanda ayrımcılığa karşı bir refleks oluşturmak demek. Değişik ırklara, siyasi görüşlere, dini inançlara, etnisitelere, toplumsal cinsiyet kimliklerine ve değişik cinsel yönelimlere uygulanan ayrımcılığa karşı çıkmak önemli. Ve bu sadece erkeklerin sorunu da değil. Bakıldığında diğer toplumsal cinsiyet gruplarının da tıpkı sömürülenin sömürgeciye benzeme eğilimiyle ayrımcılık ve ötekileştirme kültürüne sahip çıktığını görebiliyoruz.” (B/EÖ)

Erkekler Erkekliklerinden Utanıyor!

"Üç yıl önce, sayısını bilemediğim kadar çok erkeğin tecavüzüne maruz bırakıldım. Aralarında öğretmenler, milli eğitim müfettişleri, kamu görevlileri vardı. Her şey profesyonelce düzenlenmişti. Herkesin rolü, konumu, sırası belliydi. Önemli bir ritüeli yerine getiriyormuşçasına hareket ediyorlardı..."


Çoğunlukla dile getirilemeyen bu sözleri, yaşadığı tarifsiz travmanın ardından bir kadın dile getirdiğinde, erkek olarak davranması ve bu rolün hakkını vermesi beklenen bizler, bir kez daha utandık. Tecavüzcünün yanında yer alan devlete inat, "Başıma gelenler ilk değildi ve sesimi çıkarmasaydım son da olmazdı" diyerek yargıya başvurduğunda umutlandık. Ama yargının da "erkek" olduğunu, tecavüzcüler tutuklanmadan, yargılanmadan -dolayısıyla
ödüllendirilerek- salıverilince bir kez daha hatırladık. Bin kez tiksindik, bin kez kahrolduk.


Adalet Bakanlığı'na yapılan başvurular sonucu bu kez, "dayanışmacı" erkeklerden ikisi Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde sanık; teşhis edilen sekiz tecavüzcüden geri kalan altısıysa aynı davada tanık! Diliyoruz ki adalet bari bu kez yerini bulsun... Diliyoruz ki yargının vereceği cezalar, erkekler daha fazla kadına hayatı zindan etmeden, bu "erk oyunu"ndan onları vazgeçirsin.


Her halükarda biz, bu minvalde "erkek" olmaktan, bu sıfattan ve onun kökündeki "erk"ten peşinen vazgeçiyoruz. Bir ritüele dönüştürülüp erkek dayanışmasının korkunç bir örneği olarak sergilenen bu vahşeti kınıyoruz. Kendisine biçilen erkeklik rolünün içini doldurabilmek için böylesi eylemleri gerçekleştirenler yüzünden kendi toplumsal cinsiyet kimliğimizden utanıyoruz.
Tecavüz erkeklikse, taciz erkeklikse, eril şiddet erkeklikse, biz erkek değiliz!


Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi

3 Kasım 2010 Çarşamba

BUNDA GÜLÜNECEK NE VAR?


17 Ekim gecesi Habertürk TV kanalında Ali Poyrazoğlu’nun sunduğu “Gölgede Muhabbet” adlı eğlence programın içinde, “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisindeki tecavüz sahnesi parodi olarak sahnelendi. Saha, takım, gol, kale, skor gibi futbol kavramları, bir tecavüz olayını betimlemek için kullanıldı. Gülmemiz beklenen bu skece biz gülemedik; gülmek bir yana adeta kanımız dondu. Çünkü eğlence adına yapılan şey apaçık tecavüzü normalleştiren ve bu anlamda meşrulaştıran bir gösteriydi. Skeci yapanlar, TV programı içinde yer verenler, alkışlayanlar ve gülenler, tecavüzü, yani en yok edici haliyle cinsel şiddeti, futbol stadyumlarında kanıksanmış olan bir çeşit erkek taşkınlığına eşitlemiş oldular.
Peki ne istiyorlar? Bir kısmı ölümle, geri kalanı ise fiziki ve/veya ruhi ağır yaralanmalarla sonuçlanan bu yaygın şiddeti, “biz erkeklerin doğası böyledir işte, napalım” diyerek hoş görmemizi mi bekliyorlar? Eğer tecavüz etmek kaçınılmazsa bari eğlenelim, gülelim mi istiyorlar?
Hayır kabul etmiyoruz; hoş görmüyoruz, gülmüyoruz, gülemiyoruz. Bunda gülünecek ne var?
Keşke bütün mesele bu pespayelikten ibaret olsa… Her gün, her saat, her dakika toplumun istisnasız her katmanında ve coğrafyanın istisnasız her noktasında, erkekler taciz ve tecavüz ediyor. Yanısıra, kesintisiz şekilde çalışan erkekegemen bir çark, medyasından mahkemesine, stüdyosundan stadyumuna, okulundan ailesine, erkek tahakkümünü ve eril şiddeti sürekli kollayıp, mazur gösteriyor ve yeniden üretiyor.
Biz bu erkekegemen çarkın bir parçası olmak istemiyoruz. Eğer erkeklik, eşitsizliği savunmak, hükmetmek, ezmek, şiddet uygulamak ve yoketmekse, biz erkeklikten istifa ediyoruz ve tıpkı Pippa Bacca, tecavüz edilerek öldürüldüğünde yaptığımız gibi, herkese ilan ediyoruz: Biz Erkek Değiliz.
Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi – BEDİ

29 Aralık 2009 Salı