29 Nisan 2008 Salı

Ahmet Şık röportaj - Medyakronik (23/04/08)

http://www.medyakronik.com/haber/535/

“Erkeklik buysa biz erkek değiliz…”

İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın, öldürülmesiyle ortaya çıkan tepkilerden birisi vardı ki diğerlerinden daha bir anlamlıydı.



23/04/08

Ahmet Şık
ahmets@medyakronik.com


“Barış mesajı getirmek ve dünyanın güvenli olduğu” mesajını vermek için ülkesinden gelinliğiyle yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın, Gebze’de tecavüz edilerek öldürüldüğünün ortaya çıkmasından sonra birçok kişi ve kurum tarafından protesto gösterileri yapıldı, kınama mesajları yayımlandı. Türkiyelilerin ne kadar iyi insanlar olduğu anlatılmaya çalışıldı tüm dünyaya. Hatta öyle ileri gidildi ki, hemen her gün “tecavüz” konulu haberlerin basın organlarında epey yer tutması bile göz ardı edilip, bu vahşi olayın “münferit” olduğu söylendi.

Bu kadar yorumun ya da protesto gösterisinin arasında en dikkat çekici olanı, 19 Nisan günü Galatasaray’da biraraya gelen bir grup erkeğin eylemiydi. Pippa’nın vermek istediği barış mesajının ironik bir biçimde yarım kalmasını simgeleyen siyah duvak takan erkekler, “Öldürmek, tecavüz etmek erkeklikse biz erkek değiliz” diye bağırıyorlardı. Yaptıkları basın açıklamasında kadına yönelik şiddeti kınayan erkekler Taksim Meydanı’na kadar da yürüyüş yaparak, “Tecavüz etmek, namus töre bekçiliği, öldürmek, homofobik olmak, hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse biz erkek değiliz” sloganı attılar.

Bildirilerine “Kara duvaklı erkekler. Biz erkek değiliz girişimi” diye imza atan grupta yer alan Kürşad Kızılıtuğ, tecavüz, cinsel taciz ve şiddetin Türkiye’deki en yaygın suçlardan olduğunu belirterek, erkek egemen kültürün bir yansıması olarak sürekli pohpohlanan her türlü dinsel, cinsel, ahlaki ve milliyetçi değer sistemine karşı olduklarını söylüyor. Kızıltuğ, eylemin nasıl doğduğunu ve neler yapılmak istendiğini Medyakronik’e anlattı…

Bu eylem fikri nasıl doğdu?

Pippa Bacca’nın korkunç sonunun ortaya çıkmasından sonra küçük bir arkadaş grubumuzda bu konuyu tartışmaya başladık. Elbette ki hepimiz eleştiriyor ve bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyorduk. Biz erkekliği, seksizmi sorguluyorduk ama bunu politik gündem haline getirelim diye bir tasarı yoktu. Bu eylem yaşanan bir olaya karşı artık bardağı taşıran son damla idi. Bunun tepkisiyle ortaya çıktı. Sonra bu konuyu üyesi bulunduğumuz haberleşme gruplarında da tartışmaya açtık ve en sonunda bir eylem yapmamız gerektiğinde birleştik. Yani tamamen arkadaş sohbetiyle başlayan bir süreçle gelindi bu noktaya. 10 kişilik bir arkadaş grubunun tartışmasından doğdu yani. E-mail gruplarında örgütlenildi ve asgari bir sayıya ulaşılınca da sokağa çıktık. Erkekler olarak 50 kişi kadardık. Eylemin ana gövdesini bu insanlar oluşturdu. Başından beri eyleme destek veren feminist kadınlar da eylemin içinde değil yanında yer aldı.

Neden siyah duvaklar takıldı?


Pippa Bacca’nın amacına uygun bir simge olarak gördüğü beyaz gelinliğe bir gönderme yapmak istedik. Aslında beyaz gelinlik simgelediği anlam üzerinden bizim tasvip edeceğimiz bir araç değil. Çünkü böylece kadının iffetli, temiz olduğu bekaretin önemi anlatılmaya çalışılır. Erkek egemen kültürün yansıması olan ve karşı çıktığımız bir bakıştır. Zaten Pippa Bacca olayını protesto eden feministler işin bu kısmının doğru olmadığından hareketle bu konu üzerinde durmadılar hiç. Ama bu Bacca’nın seçimidir ve anlatmaya çalıştığı vermek istediği mesaj açısından bir değeri vardı elbet ve bizim eylemimizin de doğrudan bu mesaja bir gönderme yapması gerekiyordu ki zaten üzerinde en çok tartıştığımız konu da bu oldu. Bu yüzden duvaklar takıldı ama rengi yası simgeleyen ve olayın trajikliğini anlatmaya çalışan siyahtı.

Grubunuza “Biz Erkek Değiliz Girişimi” adı nasıl konuldu?

Kadınlara ve topluma bizzat hemcinslerimiz tarafından yöneltilen ve böylesine vahim şekilde sonuçlanan şiddetin en azından kimi erkekler tarafından onaylanmadığını anlatmamız gerekiyordu. Bugüne kadar, hep kadınların anlatmaya çalıştığı erkek kaynaklı bir meseleyi erkeklerin de dile getirerek yola çıkması önemliydi bizim için. Karşısında olduğumuz biyolojik bir cinsiyet tanımı anlamındaki erkeklik değil, erkek egemen kültürün inşa etmiş olduğu toplumsal cinsiyet anlamındaki erkeklik. Böyle olunca toplumsal cinsiyet bir sistem olarak eleştirilen bir olgu ve Bacca’nın tam da bu yüzden öldürülmesi üzerinden Türkiye’de her gün yaşanan taciz, tecavüz, aile için şiddet ve istismarı ve dolayısıyla erkekleri ve erkekliği sorgulamak istedik. Eylemle de karşısında olduğumuzu anlatmaya çalıştığımız buydu. Erkek egemen kültürün bir yansıması olan sürekli olarak pohpohlanan toplumdaki her türlü dinsel, cinsel, ahlaki ve milliyetçi değer sistemine karşıyız. Bu değerler ve pompalanan yaygın erkek bakışı üzerinden militarizm, ırkçılık, faşizm üretiliyor. Bu bakış açısından üretilmiş erkek kimliği ve onun her türlü tezahürüne karsıyız. Öldürmek, dövmek, tecavüz etmek, cinsel şiddet uygulamak erkeklikse biz erkek değiliz. Öte yandan bu protesto biçimi sadece kadına yönelik şiddet üzerinden geliştirilen bir hareket değil. Belli bir toplumsal cinsiyet rejimi içerisinde oluşan tüm cinsiyet temelli baskılara karşı çıkıyoruz. Travestilere, eşcinsellere kısaca cinsiyetçi bakış üzerinde farklılığa, baskıya maruz kalan tüm cinsel kimliklere yönelik şiddet ve aşağılama meselelerinde de benzer bir tutuma sahibiz. Tam da bu yüzden homofobik olmak erkeklikse biz erkek değiliz dedik.

Kimlerden oluşuyor bu erkek değiliz girişimi?

Bu eylemi kotaran erkeklerin tümü tek bir yerden gelen insanlar olmasa da birbirini tanıyan, iletişim kuran, bazı zeminlerde ortak hareket eden bireylerden oluşuyor. Milliyetçilik ve ırkçılığa, seksizme, cinsiyetçi ayrıma, şiddete, militarizme karşı olan anti otoriter ve özgürlükçü olmak gibi ortak paydalarımız var. Biz protesto ettiğimiz sorunu aştık duygusunu yerleştirmeye değil tam da bu noktada toplumsal olarak sorunsallaşmasına ve tartışılıp çözüm bulunmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Dayatılan, gösterilen, yaygın olarak yerleşik hale gelen dışında doğru bir erkeklik peşinde olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz.

Türkiye zaten cinsel şiddet, taciz, tecavüz , “namus ve töre” adına kadınların sıklıkla öldürüldüğü bir ülke, sesinizi çıkarmak için neden Pippa Bacca olayını beklediniz?


Haklısınız. Bu ülkede hemen her gün birilerine tecavüz ediliyor. Küçücük çocuklardan en son Bursa’daki örneğinde gördüğümüz gibi 94 yaşındaki ninelere dek herkesin tehdit altında olduğu bir ülke burası. Geçen yıl bu vakitler 10 aylık bir bebeğe tecavüz edilip, görüntülerinin de internet üzerinden satılmasını tartışıyorduk. Şimdi Pippa Bacca’yi konuşuyoruz. Bu iki zaman arasında onlarca tecavüz, cinsel şiddet, ensest mağduru çocuk olayı; aşık oldu diye öldürülen kadının hikayesini okudu bu ülke… Eğer istatistiksel olarak belirli ülkelerde belirli vakalar görece yüksekse ve yaygınsa milli gurur meselelerini bir kenara bırakıp bu toplumda neler oluyor diye bir bakmak zorundasınız. Biz yine o zaman da bunlara karşı çıkıyorduk ama haklısınız kendi içimizde kalan tartışmalar, arkadaş sohbetlerinden öte bir yere vardıramadık bu tepkiyi. Buna karşı özür niyetine verecek bir cevabımız da yok. Pippa Bacca’nın korkunç ama sıra dışı olmayan ölüm biçimi bu defa sansasyonel bir durum yarattı. Bu sansasyonun nedeni 8 Mart’ta başladığı yürüyüşünü savaşların olduğu ya da güvenliksiz olan bir rotada gerçekleştiren bir kadın sanatçı ve ‘yabancı’ olmasıydı. Trajik bir biçimde dikkat çekmeye çalıştığı önyargıların kurbanı olması da vicdanları sarstı. Önyargıları kırmak ve güven kültürü oluşturmak için simgesel bir projeyle yola çıkan bir kadın sanatçının başına sadece insanlara güvendiği için böyle bir şey gelmesi elbette ki tepkiyi arttırdı. Biz de başlangıç için yola çıkmaya karar verdik. Bir batılı gelip de öldürüldü diye yola çıkmadık yani. Bu olay bizim için harekete geçme zamanı ve bundan sonra yapılacak işler için de bir başlangıç noktası olsun diye karar verdik o kadar.

Yani bundan sonra Biz Erkek Değiliz Girişimi üyeleriyle daha sık mı karşılaşacağız?


Aslında ülkede olan bitenlere bakılırsa bizim sürekli olarak sokaklarda protesto gösterisi yapıyor olmamız gerekiyor. Türkiye’nin hemen her yerinden tecavüz haberlerini okuyoruz, duyuyoruz. Türkiye tam bir “Üçüncü sayfa ülkesi” haline gelmiş durumda ve haliyle biz de her olayı protesto etmek için sokağa çıkamayız. Zaten olur olmaz her olayda sokağa çıkmak eylemi de sulandıran bir tavır olur. Ama bu tür protestolar sadece sokağa çıkmak, siyah duvaklarla yürüyüş yapmakla olmaz tabi. Sesimizi duyurabildiğimiz her ortamda ve her şekilde bunu dile getirmeye devam edeceğiz. Bu sorunların faili evet erkeklerdir ve bu noktada biz erkeklerin en çok eleştirmesi gereken bir durum çıkıyor ortaya. Bu kimi zaman eylemle olacak, kimi zaman bir basın açıklamasıyla, kimi zaman panelle ya da bu tür röportajlarla. Ve her türlü olayda bunun karşısında olan ve ikiyüzlü bir tavır takınmayan bizleri görmeniz mümkün olacak. Zaten girişim sözcüğünü kullanmazın nedeni de bunun arkasının geleceğini düşünüyor olmamız. Başka gündemlerde başka sebeplerle bir araya geleceğiz. Sadece sokağa dönük eylemlerle kısıtlı kalmayacağız. Bu noktada bugüne kadarki feminist hareketin tecrübesinden öğrenmeye çalışacağız. Tek tek belirli bir olay türüne ya da vakaya indirgeyerek hareket etmek değil derdimiz. Sürekliliği olan bir erkeklik tartışmasını başlatmak amacındayız. Bu da bir takım konular hakkında düşünmeyi beraberinde getirecek ve toplumsal tartışmayı başlatacak diye ümit ediyoruz. Dayatılan bir simgeyi ters yüz etmeye çalışıyoruz yani.

İkiyüzlü tavır derken bu olayı kınayan birilerini mi kastediyorsunuz?


Pipa Bacca’nın başına gelenler evet bir ikiyüzlülüğü ortaya çıkardı. Öyle haberler ve demeçler okuduk ki şaşırdık kaldık. Ya da basın organlarının yaptığı haberler korkunçtu. Herkes hep bir ağızdan bu olayın münferit olduğunda birleşti, Avrupa ve Amerikalı kadınlara yönelik taciz ve tecavüz olaylarından örnekler verildi. Sanki her gün namus, töre ya da iffet adına kadınların öldürülmesi ya da intihara zorlanması bu ülkede yaşanmıyor. Sanki taciz, tecavüz sıradan bir olay değil ve hatta AKP’li bir vekilin sonuçlarını açıklamaktan korktuğu ensest araştırması başka bir ülkede yapılmış. Ya da, “Biz Avrupa’nın ahlaksızlığını almadık’ minvalinde nutuklar çeken bir başbakan bu ülkede değilmiş gibi medya ve yetkililer hemen namusumuzu temizleyiverdiler. Bizi dünyaya rezil eden ‘alçak’ hemen derdest edildi. Diplomatik yollarla özürler dilendi. İkiyüzlülük budur. İkiyüzlülük ortadadır ve artık herhangi bir örtüyle kapatılamayacak durumdadır. Yargıdan bu tür olaylarla ilgili çıkan kararlara baktığınızda da görürsünüz bu ikiyüzlülüğü. “Namus ya da töre için öldürdüm” diyenin bir tek sırtının sıvazlanmadığı kalıyor.

Hiç yorum yok: