29 Nisan 2008 Salı

Biz Erkek Değiliz eylemi üzerine yorumlar

http://www.feminisite.net/news.php?act=details&nid=510

Pippa Bacca’nın Ardından Gelen Tepkiler ve “Biz Erkek Değiliz” Girişimi Üzerine


Şebnem Keniş / 20 Nisan 2008


Kadın sanatçı Pippa Bacca’nın barış çağrısını duyurmayı hedeflediği performansı sırasında tecavüze uğraması ve öldürülmesinin ardından pek çok kınama metni okuduk, çeşitli protestolar oldu. Bu protestoların birçoğunda iki temel söylem oldukça yaygındı. Birincisi, tecavüzcünün suçlanması, kınanması. İkincisi, Pippa’yı koruyamadığımızdan dolayı hissedilen utanç, sorumluluk, özür dileme hali.
Bu iki temel eğilim, her biri kendi içinde yanlış olmamakla beraber, Pippa Bacca’nın yaşadıklarının erkek egemen şiddet, kadınlık/erkeklik rolleri, kadın bedeninin zevk nesnesi haline getirilmesi ve erkek cinselliği bağlamında analizinden yoksun oldukları için bambaşka yerlere gittiler. Örneğin birinci eğilim bu analizden yoksun olduğu için tecavüzün patolojik boyutuna hapsoldu çoğunlukla. Tecavüzcü sapık, vahşi bir yaratık olarak münferit bir sorunmuş gibi gösterilebildi. Bu eğilimin devamı olarak “Bu olayın dünyanın herhangi başka bir yerinde de yaşanabileceği, bir caninin hatasının tüm Türkiye’ye maledilemeyeceği” gibi yorumlar yapıldı, Pippa’nın annesi de benzer bir açıklama yapınca “Ohh, top bizden çıktı!” rahatlaması yaşandı. Evet, kadına yönelik şiddet Türkiye’ye özgü değil; ancak bu gerçek Türkiye’de tecavüzün, cinsel tacizin, ensestin neden bu kadar yaygın olduğunu, tecavüz ve cinsel tacizle ilgili yasal düzenlemelerin ve özellikle uygulamaların suçu caydırmaktan neden bu kadar uzak olduğunu sorgulamaktan alıkoymamalı bizleri.
Anaakım medyada oldukça yer bulan ikinci eğilim ise Pippa’yı koruyamadığımızdan dolayı hissedilen utanç, sorumluluk, özür dileme haliydi. Bu eğilim erkek egemen şiddete, kadın bedeninin cinsel obje haline getirilmesine ve güçle özdeşlenen erkekliğe bir karşı çıkış içermedikçe Türkiye’nin itibarının zedelenmesinden ve hatta bu olayın turizmi kötü etkilediğinden[1] (Evet şaka değil bu gerçek! Denizli Valisi bu açıklamayı yapmış!) duyulan kaygıyla sınırlı kaldı; “neyse ki İtalyan medyasının Türkiye’yle ilgili olumsuz yorum yapmamasıyla” içleri ferahlattı[2]. Türkiye’de bir kadına tecavüz haberini okumadığımız tek bir gün geçmediğini kanıksamışken “elin kızı birkaç gün kalıp gidecekti, koruyamadık” psikolojisiyle bundan sorumluluk ve utanç duymak oldukça ikiyüzlü bir tavır değil mi? Kaldı ki, bu mevzu kurbanları “koruyamamak” sorunundan çok tecavüzcüleri neden “durdurmadığımız” sorusuyla ilgili. Kadınları korunmaya muhtaç varlıklar olarak görmeyi sürdürdüğümüz sürece tecavüzcüyü ve tecavüz etme hakkını-gücünü ona hissettiren erkek egemen iktidar ilişkilerini masumlaştırmış oluyoruz Ve bu mantıkla(!) dönüp dolaşıp varacağımız sonuç “Yahu, gelinlikle otostop çekmeye kalkarsa onu kimse koruyamazdı ki!” oluyor.
Şükür ki Pippa Bacca’nın ardından okuduğumuz tepkiler yukarıda bahsettiğim iki yaygın eğilimden ibaret değildi. Bu yazıda üzerinde durmak istediğim “Biz Erkek Değiliz” eylemi yukarıdaki iki eğilime güçlü bir alternatif sundu. “Biz Erkek Değiliz” sloganıyla biraraya gelen girişim once bir bildiri yayınladı, sonra 19 Nisan’da Taksim’de eylem yaptılar. “Biz Erkek Değiliz” Girişimi yukarıda eksikliğinden bahsettiğim toplumsal cinsiyet perspektifini temel alıyor. Erkek egemen şiddeti, “erkeklik”i sorgulayan ve “tecavüz etmek, namus-töre bekçiliği yapmak, öldürmek, homofobik olmak, hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse” erkekliği reddeden bir söylem benimsiyorlar. Bu girişimin en önemli tarafı bu erkeklerin bir erkeğin Pippa’ya tecavüz etmesi ve onu öldürmesi ile kendileri ve erkeklikleri arasındaki bağı sonunda keşfetmiş olmaları, bunu eleştirmeye başlamış olmaları. Türkiye’deki feminist hareketin uzun geçmişi düşünülürse erkeklerin kendilerini eleştirmeye başlamaları ve erkek egemen sistemin onlara verdiği güçten feragat etmeye hazır olduklarını söylemeleri biraz geç kalmış bir adım değil mi diye sorulabilir belki. Ancak benim gibi “neden bu gösteri sadece kadınlara açık, siz de ayrımcılık yapıyorsunuz!”, “niye 8 Mart yürüyüşüne erkekleri almıyorsunuz?”, “ben de sizin okumalarınıza katılmak istiyorum” diyen erkeklerden çok sıkılmış bir feminist için erkeklerin kendilerini eleştirmek ve erkekliklerini sorgulamakla başladıklarını oluşumlar örgütlenmeleri “sonunda anlayan birileri çıktı!” dedirten bir durum.
Modernleşmeyle kadınlar kamusal alanda yer bulmaya başlasalar da kamusal alan(lar) erkekler tarafından domine edilmeye devam ediyor. Erkekliğin güçle özdeşleştiği, kadınların şiddet ve ayrımcılıkla mücadele ettiği böyle bir dünyada, sadece kadınlara açık olarak örgütlenebilmiş tektük alanlar kadınlara farklılaşan/ortaklaşan kadınlık deneyimlerini paylaşma, sorunlarını tartışma, dayanışarak ve feminist üretimle kendilerini ve mücadelelerini güçlendirme olanağı yaratıyor. Feministlerden çok şey öğrenmiş; cinsiyet eşitliği anlamında önemli mesafe katetmiş pek çok karma muhalif-alternatif örgütlenmelerde bile gizil ve hatta apaçık cinsel tacizlerin yaşanması ve cinsiyetçi-ayrımcı davranışlara çok sık karşılaşılması sadece kadınlara açık alanların ve feminist hareketin kadınlar için önemini kanıtlıyor. Hal böyleyken, erkek egemen sistemin sunduğu iktidarı hala kendinde taşıdığının farkında olmayan bazı erkekler kadına yönelik şiddete karşı çıkmak istedikleri, feminist üretime dahil olmak istediklerini söyleyerek sadece kadınlara açık bu alanlara girip bunları karma alanlara dönüştürmeyi öneriyorlar. Kadına yönelik şiddetin ve tecavüzün uzun tarihi ve son olarak Pippa Bacca olayı gösterdi ki erkekliği sorgulamadan kadına yönelik şiddete karşı çıkmak pek birşey ifade etmiyor. Cinsiyetlerarası eşitsizliğin olmadığı bir dünya düşlüyorsak ilk adım erkek egemen sistemin dayattığı kadınlık ve erkekliği sorgulamak, eleştirmek ve bunlara karşı çıkmak. Bu karşı çıkış sisteme alternatif kadınlıklar ve erkeklikler önermeyi de gerektiriyor. Feminist hareket yıllardır bunun mücadelesini veriyor. Ama erkek egemen iktidarın sahibi ve şiddetin öznesi olan erkekler herşeyi feministlerin onlara öğretmesini bekledikçe; kendilerini, erkekliklerini sorgulamadıkça ve alternatif erkeklikler yaratmadıkça cinsiyetler arası eşitsizlik, şiddet ve tecavüzler bitmeyecek. “Biz Erkek Değiliz” Girişimi tam da bu yönde ilerici bir adım attı. Devam etmesi dileğiyle…


[1] 14 Nisan 2008, http://www.haberler.com/denizli-valisi-canpolat-pippa-bacca-nin-haberi/
[2]Radikal Gazetesi, 14 Nisan 2008, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=252930

Hiç yorum yok: