29 Nisan 2008 Salı

Deniz Yavaşoğulları röportaj - Cumhuriyet Dergi (28/04/2008)

28 Nisan 2008 Pazar

Biz erkek değiliz!


Erkeklik namus, töre bekçisi olmakla bağdaştırılıyor. Hayatı, kadınlara dar etmek, öldürmek de erkekliğe atfediliyor. Pippa Bacca'nın başına gelenleri protesto eden "Biz Erkek Değiliz Girişimi" ise işte asıl buna karşı çıkıyor. Üstelik onlara göre toplumsal erkeklik olgusu erkekleri de baskı altında bırakıyor.

Deniz Yavaşoğulları

Geçen hafta, siyah duvaklı bir grup erkek İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın, Gebze'de tecavüz edildikten sonra öldürülmesini protesto etti . Galatasaray Lisesi önünde toplanan yaklaşık 50 kişi lik grup, Taksim Meydanı'na doğru , "Namus, töre bekçiliği yapmak erkeklikse biz erkek değiliz", "Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz", Homofobik olmak erkeklikse biz erkek değiliz" ve "Hayatı , sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse biz erkek değiliz" diye slogan lar at arak yürüdü. Protestocuların bir de ortak adları vardı: "Biz Erkek Değiliz Girişimi ". Hal böyle olunca biz de onları merak ettik ve Yavuz Atan ile Kürşad Kızıltuğ'dan dertlerini anlatmalarını istedik...

- "Biz Erkek Değiliz Girişimi" nasıl ortaya çıktı?

Yavuz Atan: Girişimin ismi konulalı daha bir hafta oldu aslında. Pippa Bacca'nın ölümünü öğrendiğimde, katili yakalanmıştı, yani ben olayı çeşitli nedenlerden ötürü biraz geç öğrendim. Haberi okuduğumda sabah olmak üzereydi, çok etkilendim, moralim bozuldu, uyuyamadım. Uyumadan dışarı çıktım, ardından da Pippa'nın yaşadıklarını, Türkiye'de olan biten bu tarz olayları, kendi erkeklik hallerimizi düşünerek sinir krizi geçirdim. Sonra arkadaşlarımı aradım, konuştum ve artık erkeklerin de bir şeyler yapmaları, dışa dönük bir tepki göstermeleri gerektiğini söyledim. Bu tür saldırı durumlarında, "nasıl olsa feminist arkadaşlar tepki gösteriyor" diye suskun kalıyoruz, bunu değiştirmemiz lazım diyerek harekete geçtik. Sonra hep birlikte fikirlerimizi mail gruplarına duyurduk ve çok çabuk örgütlendik.

Kürşad Kızıltuğ: Pippa Bacca'nın başına gelenler toplumu çalkalandırdı. Bunda Pippa'nın insanlar arasındaki önyargıyı kırmak ve barış kültürüne dair bir yeşil ışık yakmak için yola çıkmış ve bu yola güvenmekle başlamış bir insan olması da etkili oldu. Bizim tepki koymak için acele etmemizin en büyük nedeni ise medyanın, bu olaya milli bir meseleymiş gibi, ikiyüzlüce yaklaşıp, olayı sadece cinsel açıdan gözü dönmüş sapık ruhlu bir adamın eylemi olarak göstermesiydi. Oysaki bu böyle değil, bu yerleşmiş toplumsal cinsiyetin bir tezahürü ve bunun böyle algılanması gerekir. Biz de işte tam bunu söylemek istedik.

Bu protesto girişiminizi mail gruplarına duyurduğunuzda ne tür tepkiler aldınız, olumsuz tepkilerin gerekçeleri nelerdi?

Y. Altan: Olumsuz tepkiler de aldık tabii, ki daha bizim ne yapacağımız belli değildi. O sırada sadece bunu kınamamız gerektiğine dair bir fikir oluşmuştu, nasıl yapacağımızı bilmiyorduk. Bazı erkeklerden, "erkek olarak utancımızı belirtmemize ne gerek var, ne de olsa biz o erkeklerden değiliz" gibi tepkiler aldık. Veya "erkeklerin bu konuda yapacakları en iyi eylem susup sözü kadınlara bırakmaktır" diyenler oldu. Ancak biz bu eylemi zaten suskunluğumuzu bozmak adına yapmak istiyorduk. "Biz erkek değiliz" sloganı ortaya çıkınca tartışmalar duruldu, bu slogan özellikle feminist çevreleri şaşırttı ve onların hoşlarına gitti. Bir feministten "demek o tarihi an geldi" diye de bir mail aldık hatta!

K. Kızıltuğ: : Kadın hareketinden arkadaşların söylediğine göre bu, erkeklerin yaptığı ilk bu tip eylemmiş.

- Siz neden erkek değilsiniz, duyarlılık farkınız nereden kaynaklanıyor, erkekliğin eleştirdiğiniz yanları neler?

Y. Atan: Toplumsal erkeklik diye tanımlanan şey aslında sadece kadını ezen bir olgu değil. Bu olgu bize de birçok şey yüklüyor. Hayatımız boyunca bu olgunun yüklediği rollerle boğuşmak zorunda kalıyoruz. Biz de, bize biçilmiş o rolün biraz dışına çıktığımızda ailemiz veya çevremiz tarafından hemen uyarılıyoruz, "Şunu yapma", "bunu yap", "namus", "iffet" falan filan derken, aslında biz de sürekli baskı altında kalıyoruz. Üstelik toplumsal erkeklik olgusu, bizi kadını da ezmeye zorluyor. Kendi küçük, kapalı hayatımızda belki bu kalıplara yer vermiyoruz, ama bu baskının sadece bizim kendi hayatımızı değiştirmekle değişecek bir şey olmadığını da biliyoruz. Bizi harekete geçiren bir yandan da bu oldu.

K. Kızıltuğ: Toplumsal erkeklik, erkeği de ezen, kişileri belli bir kalıp içine sığdırmaya yönelik bir olgu, biz buna da karşı çıkıyoruz. Diğer yandan bu eyleme destek veren tüm insanların asgari bir ortak paydası vardı tabii. Bu da ırkçılığa, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe, militarizme özgürlük açısından bakarak karşı çıkmaları...

- Peki neden, sembol olarak duvak kullandınız, neden bir kadın sembolünden yola çıktınız?

Y. Altan: Duvak aslında bir kadın sembolü değil, kadına yüklenmiş bir sembol. Kadının iffetini temsil ediyor ve aslında bu anlamı ona yükleyen erkek dünyası. İlk önce bir arkadaş kara gelinlikle yürüme fikrini öne attı, fakat bu teknik açıdan zor olacağı için vazgeçtik ve aklımıza kara duvak geldi. Bunun belki bir nedeni de Pippa'nın gelinlikle yola çıkması.

K. Kızıltuğ: Gerçi Pippa'nın gelinliği barışla ilişkilendirmesi de tartışmalı bir konuydu.

- Eylem nasıl geçti?

K. Kızıltuğ: Eylem sırasında insanların tepkileri güzeldi. En çok destek kadınlardan geldi, alkışladılar, eşlik ettiler, bildirileri dağıtmamıza gerek kalmadan, gelip onlar bizden aldılar. Erkeklerden de destek geldi, ama tabii arada eşcinselliği ima eden laflara da maruz kaldık.

Y. Atan: 50 erkek yürüdü, aralarından 12 kişi duvaklıydı, geri kalanlar ise destek için gelen feminist gruplardı. Feminist gruplarla da aramızda çok güzel, esprili bir dayanışma oldu. Bize, "sizi bu sefer biz koruyacağız, sataşma olursa biz hallederiz, siz karışmayın", dediler, bildirileri dağıttılar. Aralarında ağlayan, "ölmeden bunu da gördüm ya!" diyen kadınlar vardı. Biz de durumun verdiği heyecanla slogan atmayacaktık, slogan attık, üstelik sloganları çok erkeksi bir şekilde atmışız! Protestonun sonunda duvakları yaktık, yani bizim de içimizde büyük bir öfke birikmiş, böylelikle onu da fark etmiş ve dışa vurmuş olduk.

Hiç yorum yok: